el-VACİD
Hiçbir şey’e ihtiyacı olmayan; istediğini, istediği vakit bulan. Kendisi için lüzumlu olan şeylerin hiç birinden mahrum olmayan…
Görünmeyen Dünyanın Görünen Bağlantısı
Yazıyı giren Ravi Hoca (Fatih KURTOĞLU)
el-VACİD
Hiçbir şey’e ihtiyacı olmayan; istediğini, istediği vakit bulan. Kendisi için lüzumlu olan şeylerin hiç birinden mahrum olmayan…
Yazıyı giren Ravi Hoca (Fatih KURTOĞLU)
Herkesin ağzında bir stres! Herkes ayrı bir stres! Ne hadise olsa insanın karşısına çıkarılan bir kelime! Eskiden stres diye bir kelime yoktu. Yoktu da karşılayacak bir kelime de mi yoktu? Bu arada merak ettim lügate baktım. (Lütfen lügate çokça bakalım!) Türk Dil Kurumu ‘ruhsal gerilim’ diye tanımlamış stres kelimesini. Kubbealtı lügati ise, ‘İnsanın zihin ve beden faaliyetlerini kesintiye uğratan her türlü psikolojik veya fizyolojik gerginlik, bunalım.’ diye almış. (Bu arada Kubbealtı Lügati internet sitesinden de hizmet veriyor, bilginize!)
Yazıyı giren Ravi Hoca (Fatih KURTOĞLU)
Kurban, ‘tevhid’in amelî (pratik) hayata akseden kuvvetli bir tezahürü. “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!” mealindeki hitap hem tevhidi, hem ibadeti hem de tevhid ve ibadetin ön şartı olan fedakârlığı ders vermekte.
Yazıyı giren Ravi Hoca (Fatih KURTOĞLU)
Hazret-i Hüseyin ve akrabâsına, o fâcia sebebiyle hâsıl olan netâic-i uhreviye ve saltanat-ı rûhâniye ve terakkiyât-ı maneviye, o kadar kıymetdârdır ki, o fâcia ile çektikleri zahmet, gâyet kolay ve ucuz düşer. Nasılki bir nefer, bir saat işkence altında şehîd edilse, öyle bir mertebeyi bulur ki, on sene başkası çalışsa, ancak o mertebeyi bulur. Eğer o nefer şehîd olduktan sonra ona sorulabilse, az bir şey ile pek çok şeyler kazandım diyecektir. (Mektubat Mecmuası, c. 1, s. 45)
Yazıyı giren Ravi Hoca (Fatih KURTOĞLU)
Dilimize Namazgâh olarak girmiş olan bu ibadet mekânları, Farsça kökenli “Namaz” kelimesi ile “yer” anlamındaki “gâh” edatının birleşimiyle meydana gelmektedir. “Namaz kılınan yer” ya da kısaca “Namazlık” mânâsına kullanılır. Müslümanlar, asırlar boyunca namaz ibâdetine çok kıymet vermişler ve bunu yerine getirmeyi, yolculuk dâhil en zor şartlarda bile ihmâl etmemişlerdir.
Yazıyı giren Ravi Hoca (Fatih KURTOĞLU)
el-HAKK
Varlığı hiç değişmeden duran..
Hakk, varlığı hakikî bulunan zâtın ismidir. Yani, varlığı daima sâbittir. Allah Teâlâ’nın zâtı, yokluğu kabûl etmediği gibi, herhangi bir değişikliği de kabûl etmez. Hakikaten vâr olan yalnız Allah’tır.
Yazıyı giren Ravi Hoca (Fatih KURTOĞLU)
Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin keyfiyet ve kemmiyet meselesine son derece önem verdiğini tarihçe-i hayatından ve Risale-i Nur’daki ifadelerden anlıyoruz. Malum olduğu üzere keyfiyet nitelik, değer, kalite anlamlarına gelirken; kemmiyet ise, nicelik ve sayıca durum anlamı taşımaktadır. Kaliteli, çağın gerektirdiği şekilde iyi yetişmiş donanımlı insana olan ihtiyaç her geçen gün artan hizmet faaliyetleri açısından açıkça görülmektedir. Bu da keyfiyet ve kemmiyet meselesini yeniden gündeme getirmektedir.
Yazıyı giren Ravi Hoca (Fatih KURTOĞLU)
Bilgisayarın ve İnternetin Zararları
pedagojidernegi.com
Aileler ilk önce çocuklarının bilgisayarı öğrenmesini keyifle izler ve bununla gururlanır. Sonrasında evde dağıtan ve koşturan bir çocuk yerine, yerinden kalkmayan, oyuncaklarını dağıtmayan bir çocuk anne-babalara daha avantajlı gelir. Zamanla bilgisayar oyunlarının keyfine varan çocuk ise gerçek oyunlardan tat alamaz olur. Gün geçtikçe bilgisayarda geçirilen süre artar ve ortaya bağımlılık çıkabilir. Kendini durdurmakta zorlanan çocuklar, bilgisayar başında geçirdikleri süreyi kontrol edemezler. Bu kontrolsüzlüğün sonu bağımlılıkla biter.
Yazıyı giren Ravi Hoca (Fatih KURTOĞLU)
Çocuklarınıza iyi bakınız! Onları güzel terbiye ediniz.
Çocuğu güzel terbiye etmek ve ona güzel bir isim vermek, evladın baba üzerindeki haklarındandır.
Hiç bir baba çocuğuna güzel ahlak ve terbiyeden daha ustun bir hediye vermiş olamaz.
Çocuk kokusu, cennet kokularındandır.
Yazıyı giren Ravi Hoca (Fatih KURTOĞLU)
VE İNSANIN SERÜVENİ BAŞLADI…
Ve “Şübhesiz insanı, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.”1 ferman-ı kudsisi ile insanoğlu varlık sahasına çıkmış ve Âdem ismini almıştı. Ondan sonra gelecek ve ona benzeyecek olan diğer varlıklar ise, Âdemoğlu diye anılacaktı…