Muhterem kardeşlerim, insan bedeni görünüşte somut kavram olarak anımsansa da , aslen soyut alemle iç içedir.Bu yüzdendir ki büyük alimlerin bazıları marifeti ilahiye de seyri suluk ederken, insan ruhtan ibarettir, beden teferruattır fikrinde hem fikir olmuşlardır.Asıl olan ruhtur demelerinde ki maksat, bedenin sadece ruha bir elbise olmasındandır. Manevi mertebelerde yükselen , sevinci ve üzüntüyü paylaşan, imanın lezzetlerini ve küfrün sıkıntılarını çeken hep ruhtur. Özellikle bedende ki soyut aleme açılan kapılar aralanmaya başlayınca, bu soyut varlıkları ve onların bedeniniz üzerinde yapmış oldukları işlemleri bire bir hissedebilirler.
Özellikle hastalığın ilerleyen dönemlerinde bu daha da aşikar ve somut duruma dönüşür. Hastalığın ilk merhalelerinde bedende ki tüylerde ürperme ve karıncalanma şeklinde olan bu hisler, zamanla kendi alemimiz de ki varlıkların etkilerini hissetme gibi şekil almaya başlar. Gerçi en büyük silahları insan zihnine hükmederek, onların vesvese ve gayrı meşru ve çirkin tahayyulatlarla imandan ve insanlıktan uzaklaştırmak olursa da, bunu beceremedikleri an, artık işi eziyet ve işkenceye çevirirler, ta ki vesveselerle çıldırtamadıkları insanları, dayanılmaz, acılar ve ruhu sıkıntılarla çıldırtıp, intihara kadar sürüklemektir. Bunların çeşitli saldırı yöntemleri vardır.
Mesela, namaz kılan bir insana , namaz sırasında, çıplak suretler tahayyül ettirmek, bunda da etkili olmazsa lar, Allah c.c ve efendimiz hakkında iğrenç söylemler ve suretler göndermek, kalbe ruha sıkıntı vermek gibi. Bunu da başaramazlarsa, insanı namaz halinde gusüllük bile ederler. Maalesef iradesi ve ilmi zayıf olan bazı kişiler, sırf bu düşünce ve suretlere maruz kalmamak için namazdan ve Kur andan uzaklaşmaktadırlar. Bazıları , acaba ben imansız mı oldum? diye kafasına sıkmayı bile düşünmektedirler.
Kalbe ve bedenin sol tarafına yerleştikleri zaman , öyle sıkıntı ve ağrı verirler ki, derin bir nefes almak için, her şeyinizi verecek duruma gelirsiniz. İman lezzeti almak için ibadet etmek istersiniz, sırf o manevi sıkıntıdan kurtulmak için. Ama kalbe yerleşen ve kalp üzerinde çeşitli büyü ve tılsımlar yapan musallat buna izin vermez. Siz , ibadet ederken lezzet almak arzusunda iken, tam tersi büyük bir sıkıntı ve azap çekersiniz. Ta ki o sıkıntıdan kurtulmak için, ibadeti bırakırsınız ve küfre ve günaha dalarsınız. Çünkü ancak o zaman sıkıntı vermeyi keserler.
Bu musallatların yerleşmesi ile sanki , sol cenahınız çürüyormuş gibi acı çekersiniz, kesip atmak istersiniz. Ense köküne ve omurilik bölgelerine yerleşip, kemirici hayvanlar gibi acı verirler.Kürek kemiğinize veya boyun kısmına bir manevi hançer saplarlar. Siz onu geçmeyen bir kulunç zannedersiniz. Kulakta sürekli dayanılmaz uğultu ve çınlamalar yaparlar. Özellikle okuyucu taifesi karşınıza geçip de okuma yapmaya başlayınca, sıkıntıdan boğulacak dereceye gelirsiniz.İnanılmaz bir ağırlık ve baş ağrısı çöker, esnemek için çırpınırsınız ama , esneyemezsiniz bile.
Diğer bir oyunları da, hırs -garaz ve şehvet damarını kullanarak, sürekli kendi aleminizde sizi kavga ettirirler ve gayrı meşru ilişkilere zorlarlar. Örneğin, bir insan sizi üzse, yüzüne bir şey diyemezsiniz, ama beyninize hükmedip, sürekli o insanla kavga ettirirler, onu asar kesersiniz.Bu işe kendinizi o kadar kaptırırsınız ki, o sinirden kalbiniz kas katı kesilir, burada ki amaç ta zaten budur, yani kalbi karartmak.
Özellikle en çok ense kökünde ki ve omurilikte ki sinirlere yerleşir ve işlemde bulunurlar ki, bunun önü kesilmese, bu iş felç olmaya kadar gider. Bazen de toplu saldırılarda bulunurlar, o an en tehlikeli andır, O saldırıyı savamazsanız, akla gelemeyecek halatlara maruz kalabiliriz. Burada en büyük sıkıntı tedavi esnasında, hakiki suçluyu bulmak ve imha etmektir, bu ise başlı başına bir tecrübeler zinciridir. Eğer hakiki sıkıntı kaynağını değil de, yan birimlerini veya suretlerini alırsanız, geçici bir rahatlık hisseder ve sonrasında daha büyük sıkıntılar şeklinde olay devam eder.
Tabi bu tespit olayında bazı incelikler vardır. Asıl hedefe ulaşmak çok maharet ister. Bedende ki musallatı aldığınız veya aldırdığınız an. Tatlı bir titreme ile ağrı hemen geçer, geçmezse bilin ki, alınmamıştır. Tabi , bunun alınması da bir şey ifade etmeye bilir , önemli olan , o sıkıntı mercilerini tahrik eden ferman veya emir vereni bulup imha etmek. Hele bu birde büyücü krallardansa Allah bize yardım etsin. Çok güçlü bir ekiple müdahale gerektirir. Özellikle imha zincirlerini iyi bilmek lazım gelir, gözünüzden kaçırdığınız ufacık bir ayrıntı, sizi aylarca uğraştıra bilir. Burada detayları vermek istemiyorum.
Bazı kişiler kendilerinin hasta olduğunu asla kabul etmezler. Sıkıntının sebebini bilmezler. Sanki bu hastalığı kabul etse, kendisine deli nazarı ile bakılacakmış sanarlar. Oysa ki zamanla bu rahatsızlık ilerledikçe, artık öyle hal ve hareketlerde bulunur ki, o zaman her kes ona deli der. Karı koca arasında ki etkileri de çok sıkıntılıdır. Asla bir araya gelmek istemezler. Birbirlerine yanaştıkları vakit, sanki deprem enkazı altında kalmışlarda, üzerlerinde ki enkazın baskısından dolayı nefes alamıyorlar ve çatlayacak duruma geliyorlarmış gibi olur. Bir birlerine yüzlerini dönerek bile yatamazlar. Bazısı bırakın karı koca haline girmeyi, aynı odada yatamazlar bile. Hatta aynı evde bile duramazlar.
Oysa ki bir birlerini çok seviyor olabilirler. Ne zaman birbirlerinden uzaklaşsalar, özlerler, Ama bir araya gelince , kedi köpek gibi nefretle bakarlar. O an , işin içine şeytan girer ve bak karın ve ya kocan seni sevmiyor. Sana yüz vermiyor. Bunun gözü dışarıda, seni aldatıyor gibi vesveseler verirler ve sonunda bu film ayrılıkla biter. Bu durumun en büyük sebebi , hasta olan kişinin, musallatları tarafından sahiplenilmesi veya evli olmasıdır. Çocuğu olanlarda vardır. İşin en kötüsü de budur.
Çocuğu olanlar ve bunun farkında olanlar, asla tedavi olmak istemezler. Çünkü tedavi olununca çocuklarının öleceği bilir ve kendinin bunlar tarafından öldürüleceğini bilse dahi, çocukları ölmesin diye fedakarlık eder. Bu sıkıntıları çekmeyenler, bu yazılarımı abartılı bulabilir. Ama tedavi esnasında onların çocuklarını alırken, feryatlarını duysanız anlarsınız. Bir annenin gözünün önünde yavrusu yakılırken nasıl feryat ederse, aynı feryadı bunlar alınırken de ederler.
Bu hastalık insanı yemek yemeden keser Sürekli uyku maduna sokar Üzerinizden gitmeyen bir ağırlık ve baş ağrısı yapar Sürekli ölmek istemi ve evden gitmek arzusu verir Dağlık , ağaçlık alanlara ve su kenarlarına gitmek arzusu çok olur, sebebi de , buralar onların mekanıdır. Yalnız kalmayı çok istersiniz ve kalabalık sizi boğar Sürekli beyninizde kuruntular olur. Bedeninizde anlamsız ağrılar, sızılar ve acılar olur.
Bayılma vakaları ileri derecede ki vakalar da görünür. Biri sizi takip ediyor şeklinde hissiyatınız olur. Kalbinizde bir ağırlık ve sızı olur., Genelde sol tarafınızdaki uyuşmalardan ve ense kökündeki ağrılardan şikayet edersiniz. Gece uyku anında ani sıçramalar ve boşluğa düşüyor gibi birden irkilmeler gözükür. Karabasan şeklinde çökmeler olur. Unutkanlık ve dikkatsizlik belirgin derecelerde hissedilir. Rahat uyku uyuyamazsınız, saatlerce uyusanız da uykunuzu alamazsınız Eğer sizin gibi bu rahatsızlığa sahip kişilerin yanına giderseniz, onların musallatları daha siz onu hissettiğiniz an size de musallat olur ve rahatsız eder. Bu tür hastaların gözlerine bakmayınız, gözler bu aleme açılan kapılardır. Baktığınız an onun musallatını görürsünüz veya hissedersiniz, o an zaten size yönelirler ve musallat olurlar. Bunların en çok sevmedikleri şey, insanlar tarafından tespit ve teşhis edilmeleridir. Kim bunların varlığını hissederse , hemen ona yönelirler veya saldırırlar.
İşte kardeşler kısaca anlatmak istediğin cini sıkıntıların birkaç örneği bunlar.